Minimal dijitalizm, günümüzün en genel geçer tanımlayıcısı olmakla birlikte, barındırdığı dinamik yapı sayesinde gelecekte de tek tanımlayıcı olacağının sinyallerini veriyor. İçinde yaşadığımız dünyanın hızla ve her geçen gün yükselen bir ivmeye paralel olarak dijitalleşmesi, dile yerleşen kavramlardan, günlük yaşam pratiklerine kadar birçok anlamda değişikliği mecbur kılıyor. Binlerce yıl öncesinde belirtildiği gibi; “Değişmeyen tek şeyin değişim” olduğu gerçeğini bir kez daha deneyimliyoruz.
Minimal dijitalizm kavramını anlamak için öncelikle öncelikle minimal sözcüğüne kısaca değinmek gerekiyor. Bilindiği gibi, bu kavram bir akımı açıklamaktadır. Minimalizm akımı, 20. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan sadelik ile nesnelliği ifade etmektedir. Kavramın ikinci bileşeni olan dijitalizm ise 1990’yı yıllar itibariyle hayatımıza köklü biçimde girdi ve her geçen yıl teknolojik gelişmelere bağlı olarak yerini sağlamlaştırmasını bildi. Tüm yaşamın dijitalleştiği günümüzde iyice ısındığımız minimal dijitalizm, sonundaki “izm” eki nedeniyle bir ideolojik ve felsefi altyapıya işaret ediyor. Dolayısıyla teorik olduğu kadar pratik karşılıkları da bulunduran söz konusu kavram, yepyeni bir tablo yaratıyor: Dijitalleşmenin kaçınılmazlığı…
Kaçınılmaz bir gereklilik halini alan ve günümüzü tanımlayan dijitalizm kavramı, aynı zamanda ilginç bir ikilemi de beraberinde getiriyor. “Yarar sağlar mı? Zarar verir mi?” sorularıyla yoğrulan bu ikilem, kavramın kullanımının insan tarafından gerçekleştirilmesi nedeniyle iki soruya da hem evet diyebilecek hem de hayır diyebilecek sonuçları ortaya koyabiliyor. Diğer bir deyişle kavramın işlerlik kazanması sonrasında ortaya çıkan neticenin, yarar sağladığı ya da zarar verdiğine yönelik tespit ve değerlendirmeler, kullanımdaki niteliğe ve niyete bağlı olarak şekilleniyor. Dolayısıyla buradaki en önemli nokta, kavramın kullanım şeklindeki amaç olmakla birlikte söz konusu kullanımın ne yönde algılandığı da ayrıca önemli bir başka noktayı oluşturuyor.
Bir önceki başlık altında kısaca belirttiğimiz gibi soruya olumlu yanıt verilebilir. Yani minimal dijitalizmden faydalanmak kesinlikle mümkün. Bu faydayı ortaya koymak adına yapılabilecek ilk iş ise yanımızdan ayıramadığımız dijital ürünleri gerekliliklerini sorgulamak olmalı. Bu gereklilikle birlikte satın aldığımız, sahip olduğumuz tüm dijital ürünlerin sayısında değişikliğe gitmek ve önceliklendirmeler sayesinde bu dijital ürünlerin sayısını makul seviyeye çekmek, minimal dijitalizm sayesinde iyi hissetmeniz için yorucu olmayan bir seçenek olarak duruyor.
Günümüzün şartları gereği bilgisayarlar da işimizin bir parçası olduğu gibi mesai sonrası kullanımlarda da öncelikli araçlarımız haline geldi. Minimalist anlayışın gerektirdiği sadeliği ve nesnelliği, cihazınızda gerçekleştireceğiniz basit bir disiplinel bakış açısıyla oldukça kolay bir şekilde sağlayabilirsiniz.
Bilgisayarınız masaüstüne bir göz atın. Gereksiz olan dosyaların silinmesi size zarar vermeyecektir. Öte yandan dağınık duran dosyalarınızı kategorize etmek ve dağınıklığı ortadan kaldırmak size kendinizi iyi hissettirebilecek basit bir yöntem. Denemeye değer…
Minimal dijitalizm günümüz koşuşturmasında dinlenmeniz için iyi bir durak olabilir
Sadelik ve dolayısıyla minimalizm, beyninizin yorulmasını engelleyecek, size iyi gelebilecek bir yarar ve iyilik hali vadediyor. Bu yararı ortaya koymak ise görüldüğü gibi oldukça basit iki yöntemle dahi mümkün. Bu yöntemleri deneyimlemek ve test etmek sizin elinizde.